“Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar…” Aziz Nesin bu şiirini badem ağacına yazmış ve “arkadaşım badem ağacı” demiştir. Biz çok severiz bademi. O kadar çok severiz ki, taaa ki yeşil halinden, çağla iken yemeye başlarız. Bademin hikayesi eski Babil’e kadar uzanır. Badem, zengin besin içeriği nedeni ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Gıda ve İlaç Organizasyonu (FDA) tarafından “yoğun besin içerikli gıda” olarak tanımlanmıştır. Bademin toplam enerji değerinin yaklaşık % 36’sı proteinden karşılandığından, söz konusu yönetmeliğe göre badem “doğal protein kaynağı” olarak tanımlanmıştır. Yüksek miktarda arjinin amino asidi içeren ve bu sayede nitrik oksit sentezini artırarak kalp ve damar dostu etki sergileyen badem proteinlerinin biyoyararlanımı yani vücutta kullanım oranı da diğer bitkisel proteinlere göre daha iyidir. 100 gramında toplam 3.9 oranında şeker içerir ve 1924/2006 tarihli beslenme ve sağlık talepleriyle ilgili Avrupa Birliği Yönetmeliği’ne göre 100 gramında 5 gramdan daha az şeker içerdiğinden “doğal olarak düşük şekerli” besin olarak; 100 gramında yaklaşık 12 gram diyet lifi içerdiği için Avrupa Birliği Yönetmeliği’ne göre “doğal olarak yüksek diyet lifli” olarak tanımlanmıştır. Günde 28-30 g badem tüketimi günlük posa htiyacının %14’ünü karşılar. Badem mikro besin ögelerinden Vitamin E, bakır ve manganez açısından da zengindir. Günde 28 g badem tüketimi günlük E vitamini gereksiniminin %36.4’ünü, manganez gereksiniminin ise %36’sını karşılar. Bu nedenle FAO tarafından “mükemmel gıda” olarak bildirilir. Bunlara ek olarak yaşlanma karşıtı, hafızayı geliştirici, anksiyete (huzursuzluk) önleyici, prebiyotik (bağırsak mikrobiyotasındaki mikroorganizmaların besin kaynağı olarak kullandığı) özelliklerine ek olarak yüksek oranda polifenol ve posa içeriğinden dolayı bağırsaktaki mikrobiyal fermantasyonu etkileyerek sağlıklı mikrobiyotanın oluşmasına aracıdır